23 Temmuz 2012 Pazartesi

İzmirin incisi buca

aşıkların şehridir 453'ten evvel ve 453'ten gayrı.. adına yazılmış onca şarkı,şiir anlatır kaldırımlarının yolcusu sakinlerine aşkın şehri olduğunu..nice âşık, ozan, evliya ,aşık geçmiştir üstünden de kanatlarında korunmuştur kalbe yağan sağnak yağmurlardan.. kirlenen güzelliği bile sözcüklerin kifayetsizliğiyledir.. resmetmek zordur onu bilmeyenin gözlerine ve anlatmak zordur onu aşkın kollarında ızdırap çekmeyenlere..yanmayanlara ve yakmayanlara zordur anlatmak.. İzmirin incisi buca ne beyoğlunun et kokan sokaklarını anlatmak mümkündür, ne de galatanın geceye yansıyan ışıklarını..ne sultanahmet'in ihtişamını söyler dil ne de ortaköyün boğaza açılan penceresini açar bir başkasının gözlerine..o göz görmeyince, pencere eşsiz bir boğaza açılır mı sizce? karmaşıksa da gezinmek sokaklarında, bir işkence olsa da köprüsünü geçmek; kirli ellerin ve çirkin yüzlerin arasında zor olsa da eğlenmek, gönlü hoş tutmak eğer uğruna yaşadığın biri varsa güzel bu şehir.. insan başlı yaratıkların kirletmeye çalıştığı bir şehri temizleyemiyorsa kalbiniz, durmayın çekin gidin bu şehirden..ama ne mümkün gözlerinizi açmış iseniz onun kollarında tıpki bir bebeğin annesinin kucaklarında doğuşu gibi..münkün müdür ki kopmak istanbul'dan ve anadan ve doğurduğu binlerce aşıktan? peki öyleyse durmayın, çekin gidin bu şehirden..doğmayın bir başka istanbul sabahına, tatmayın meltemini boğazın..pes edin ve bırakın istanbulun yorgun kollarını çirkin siluetlerin salyalı boğazlarına..siz bırakın ki kirletsin kötü kalpli, insan başlı yaratıklar..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder