4 Mayıs 2012 Cuma

Demirdöküm Servis Bursa

babamın memuriyeti dolayısıyla küçük yaşımdan itibaren birçok şehir, ilçe ve farklı farklı kasabada bulundum. aynı zamanda bu sayede değişik karakterlerde, mizaçlardaki insanları tanıma fırsatım oldu. ama bu göç yolculuklarında hiç unutamadığım bir olay vardır ki, hala o sahne aklıma geldiği zaman beyinim arkasında bir şeyler kazanır. şiddetli migren ağrılarından başımı avuçlarımın içine alır, bir iki majezik içmek zorunda kalırım. Demirdöküm Servis Bursa o zamanlar 8 yaşlarında ilkokul-2'ye giden uzun ince zayıf yapılı bir çocuktum. erzurum'da gürcü kapının aşağı tarafında oturuyorduk. yaz mevsimiydi. galiba sıcak bir temmuz ayının içindeydik. sıcak dediysem erzurum şartllarına göre sıcak. karşı dairede babamın işten arkadaşı ahmet amcagiller oturuyordu. her akşam sürekli onlar bize, biz onlara misafirliğe gider gelirdik. babamla ahmet amcanın balkonda yaptığı tavla maçlarını seyretmek hoşuma giderdi işin açıkçası. karşı komşumuz ahmet amca eşini talihsiz bir doğum sırasında kaybetmiş. nur topu gibi bir erkek çocuğu olmuş fakat maalesef dediğim gibi karısını yitirmiş. bunun üzerine ailesi münasip birini bulup tekrar evlendirmişler kendisini.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder