11 Eylül 2012 Salı
Beko Servisi Gölcük
küçükken bursaspor'u tutardım ben. daha doğrusu öyle görünmek zorundaydım. 80'lerin başları ve mollaarap mahallesi'ndeki tüm 8-12 yaş grubundaki veletler fanatik bursasporluydu, istersen tutma bursa'yı. dayak yersin, daha da kötüsü dışlanırsın. babamın futbolla uzaktan yakından alakası yoktur, keza babamdan ayırmadığım amcamın da. ailede başka erkek de yok model alacağım. 82 ya da 83 yılıydı, trt'de (başka kanal varmış gibi) bir fenerbahçe-galatasaray maçı vardı. bir pazar günü öğleden sonraydı. maç olduğu zaman televizyon kapalı dururdu evde, sanırım yanlışlıkla açık kalmıştı o gün. hafızam yanıltmıyorsa galatasaray 4-1 öndeydi ve maç 4-4 berabere bitmişti. işte ben o maçta fenerbahçeli oldum. nedeni yok, galatasaray 4-1'den 4-4'e getirmiş olsaydı galatasaray'ı tutardım belki de. geriden gelene duyulan çocukça bir sempatiydi benimkisi.
Beko Servisi Gölcük
yıllar geçtikçe duygular olgunlaşıyor, aidiyet duygusu kaplıyordu. takım tutmak fanatizmdir, "ben şu takımı tutuyorum ama fanatik değilim" diyenlere sormak isterim; "hangi bilimsel araştırmalar sonucu o takımı tutmaya karar verdin?"... neyse, bu ayrı bir konu. 88-89 sezonundaki efsane şampiyonluktan sonra fenerbahçe'ye karşı olan hislerim daha da kuvvetlendi. ancak hala galatasaray'in avrupa başarılarına insanların sevindiği yıllardı, benim de öyle. ilk kim ateşledi fitili bilmiyorum, umurumda da değil, birdenbire galatasaray'ın rakiplerini tutmaya başladık, galatasaraylılar da bizim rakiplerimizi desteklediler. tam bir kan davası başladı. daha kötüsü, bu kan davası büyük bir rant yarattı ve bu rant sayesinde şu anda bir adam sırf galatasaraylı veya fenerbahçeli diye ana avrat sövülmeyi hak etmiştir diye düşünen milyonlarca geri zekalı var. yıllar geçti, okuduk, her şey üzerinde olduğu gibi futbol üzerinde de düşünmeye başladık. milyarlarca doların/avronun döndüğü bir oyunun dürüst kalmasının olanaksız olduğunu biliyorduk bal gibi. simon kuper çok yaşasın, bunu "futbol asla sadece futbol değildir" diyerek çok güzel bir biçimde formüle etti. ama dedik ya taraftarlık fanatizmdir diye, bu fanatizm kör etti gözlerimizi. düşünün yahu, attığın bir gol hisselerine tavan yaptıracak, ulusal ya da uluslararası bahis şirketleri 2,5 oran vermiş, 1 puan daha alırsan seneye lig tv'den alacağın paraya 3 milyon dolar daha eklenecek, bunlar şansa bırakılır mı be! iki tane salak topçunun o anki becerisine/beceriksizliğine bırakılır mı? bırakılmazdı elbette, bırakılmadı da...
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder